TKP
 
Yeniden Merhaba
Yayın İlkelerimiz
Yazılar - Arşiv
 
İşçinin Sesi Yayınları
Kitaplar
İşçinin Sesi
Çek-Al
Kavga - Kervan
Kaynak
İşçi Yaşamı
İşçinin Gezetesi
Binçiçek
cddrt
dtd
Isha Bulletin

Soviet News
 
 
 

 

 

 

 

 

 

 

 
 

Yusuf Zamir’in Marksist Eleştiri sitesinde yayınlanmış olan yazısına sitemizde aynen yer veriyoruz.

Hukukun üstünlüğü alıklığı

Yusuf Zamir

Burjuva hukuk, değer yasasının teorize ettiği meta, değer, para, piyasa, ücretli emek, sermaye gibi insana aykırı toplumsal ilişkileri ortaya çıkaran toplumsal yarılmanın dokunulmazlığını temel alır. Burjuva hukuk, bu temelde, metalar arasındaki mübadele ilişkisinin insanlar arası ilişkilere yansımasını düzenler. Burjuva hukuk, meta mübadelesi içindeki yalıtık-özel bireyin ve onların birbirleriyle metalar aracılığıyla kurdukları dolaylı toplumsal ilişkilerin resmi tanımını yapar.

Kapitalistler, sermayenin hareketine vesile olan, böylece sermayenin toplumsal iktidarını kişiliklerinde soğuran ekonomik aktörlerdir. Kapitalist bireylerin mülksüz bireyler üstündeki toplumsal yaptırım güçleri, herhangi bir soyluluğa mensubiyetlerinden, dinsel ya da siyasal iktidar sahibi olmalarından değil, fakat sermayenin hareketinde oynadıkları rolden kaynaklanır.

Burjuva devletin burjuvaziye hizmet ediyor oluşunun sebebi, burjuvaların devlet kadrolarını ele geçirmiş bulunmalarından ötürü değildir. Burjuvazinin toplumsal egemenliği, burjuvazinin devlet iktidarına, yani siyasal iktidara sahip oluşundan doğmaz. Burjuvazinin toplumsal egemenliği, özel mülkiyetin, metaın, değerin, paranın, pazarın, ücretli emeğin, sermayenin bütün toplumu tahakküm altında tutan soyut iktidarının sınıfsal tecellisi olarak görünür. Burjuvazinin siyasal egemenliği, burjuvazinin toplumsal egemenliğinin sebebi değil, fakat sonucudur:

“Eğer burjuvazi, ‘mülkiyet ilişkilerindeki adaletsizliği’ siyasal olarak, yani elindeki devlet iktidarı sayesinde ‘devam ettiriyor’sa, adaletsizliği yaratmıyor demektir. Modern işbölümü, modern mübadele biçimi, rekabet, yoğunlaşma vb. tarafından belirlenen ‘mülkiyet ilişkilerindeki adaletsizlik’, hiç de burjuva sınıfın siyasal egemenliğinden doğmaz. Tersine, burjuva sınıfın siyasal egemenliği, burjuva ekonomistlerinin zorunlu ve ebedi olduğunu ilân ettikleri bu modern üretim ilişkilerinden doğar.” (K. Marks, “Ahlâk Dersi Verici Eleştiri ve Eleştirisel Ahlâk”, 11 Kasım 1847, METE, İng., c. 6, s. 312.)

Kapitalizm öncesindeki devletler, mülk sahibi sınıfın egemenliğini o sınıfı oluşturan kişilerin kişisel imtiyazlarını resmen tanıma yoluyla doğrudan doğruya korur. Burjuva devlet ise, mülk sahibi sınıfın egemenliğini, mülk sahiplerine bireysel bazda bekçilik yaparak korumaz. Onun yerine, mülk sahiplerini egemen kılan özel mülkiyet, meta, değer, para, pazar, ücretli emek, sermaye gibi gayri şahsi toplumsal ilişkilere, kurallar ve yaptırımlar koymak suretiyle resmi dokunulmazlık kazandıran burjuva hukukunu korur. Burjuva devlet, burjuva hukuku koruyarak, mülk sahibi sınıfın egemenliğini dolaylı yoldan ama böylece daha güvenli biçimde korumuş olur.

Burjuva toplumu oluşturan gayri şahsi, yani nesnel bağımlılık ilişkileri, zihinleri içeriden kuşatarak, tıpkı meta fetişizmini doğurduğu gibi, hukukun üstünlüğü alıklığını doğurur. Pazarın, değer yasasının kendi otonom hükmünü icra etmesi, böylece sermaye birikiminin güvence altına alınması açısından, zihinlerdeki iç kuşatmanın, yani hukukun üstünlüğü alıklığının çok önemli bir işlevi vardır.