TKP
 
Yeniden Merhaba
Yayın İlkelerimiz
Yazılar - Arşiv
 
İşçinin Sesi Yayınları
Kitaplar
İşçinin Sesi
Çek-Al
Kavga - Kervan
Kaynak
İşçi Yaşamı
İşçinin Gezetesi
Binçiçek
cddrt
dtd
Isha Bulletin

Soviet News
 
 
 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Burjuva hak” jokeri

Yusuf Zamir, Marks’ın “burjuva hak” kavramı üzerine yazdıklarının İkinci Enternasyonal zihniyetince nasıl yanlış kavrandığını açıklıyor

Marks'ın öngörüsüne göre, komünist toplumun ilk aşamasında tüketim araçlarının dağıtımı komünal bireylerin ihtiyacına göre değil, fakat her üretici bireyin topluma verdiği emek katkısına göre yapılacaktır. Çünkü, komünal üretkenlik, henüz herkesin ihtiyacına göre dağıtımı mümkün kılacak düzeyde değildir.

Komünist toplumun ilk aşamasında üretici birey, topluma belli bir biçim altında verdiği toplumsal emeği, toplumsal fonlar için kesintiler yapıldıktan sonra, “başka bir biçim altında”, yani tüketim araçları biçiminde geri alacaktır:

“Tüketim araçlarının bireysel üreticiler arasında dağıtımı açısından bakıldığında, eşdeğer metaların mübadelesindeki aynı ilke geçerlidir. Bir biçim altındaki belli bir miktar (toplumsal - YZ) emek, başka bir biçim altındaki eşit miktar (toplumsal - YZ) emek ile mübadele edilir.

“Demek ki, buradaki eşit hak ilke düzeyinde hâlâ burjuva haktır.” (K. Marks, “Gotha Programının Eleştirisi”, 1875, MESY, İng., c. 3, s. 18.)

Bir şey verme ile bir şey alma eylemleri, aslında birbirlerinden bağımsız insani eylemlerdir. Ancak binlerce yıldır insanı darbeleyegelen mübadele ilişkisi, bu iki insani eylemi birbirinin koşulu haline getirmiştir. Mübadele ilişkisinin zihinlere akarak oluşturduğu reflekse göre, bir şey alma “hakkı” ancak karşılığında eşdeğeri verilirse doğar. Binlerce yıllık meta mübadelesi pratiğini soyutlayan bu karşılıklılık ilkesi, zihinlere “hakkaniyet” olarak, “burjuva hak” normu olarak yansımıştır.

Komünal emek, kusursuz haliyle, herhangi bir karşılık beklemeksizin, sırf komünal yarar sağlama amacıyla harcanan emektir. Burjuva hak normu, topluma emek katkısı vermeyi karşılığında toplumdan tüketim araçları alma amacına bağladığı için, komünal toplumun ilk aşamasındaki bir kusurdur.

Dahası, burjuva hak normu, herkesin belli bir ölçüt temelinde formal eşitliğini öngörür. Formal eşitlik, biçimsel eşitliktir, gerçek eşitlik demek değildir.

Örneğin, komünist toplumun ilk aşamasında herkesin tüketim araçlarına ulaşma hakkı, herkese aynı ölçütün uygulanması anlamına eşittir. Herkese uygulanan aynı ölçüt, toplumsal işgününe yapılan emek zamanı katkısıdır:

“Üreticilerin hakkı sunmuş oldukları emekle orantılıdır. Buradaki eşitlik ölçmenin eşit bir standart, yani emek kullanılarak yapılmasından ibarettir.” (K. Marks, agy, s. 18.)

Herkesin tüketim araçlarına ulaşma hakkı, herkese aynı ölçütün uygulanması anlamına eşittir. Ancak, herkesin aynı ölçüte vurulması, kendi içinde eşitsizlikler barındırmaktadır. Örneğin, komünist toplumun ilk aşamasındaki komünal bireylerin üretici kapasiteleri doğuştan gelen yetenekleri itibarıyla eşitsizdir. Aşağıda altını çizdiğimiz ifadeler bunu anlatır:

“Oysa bir kişi fiziksel ya da zihinsel olarak bir başkasından üstün olabilir. Dolayısıyla aynı zaman süresi içinde daha çok emek harcayabilir ya da daha uzun zaman boyunca çalışabilir. Emeğin ölçü olarak hizmet görebilmesi için süresi ve yoğunluğunun tanımlanmış olması gerekir, aksi takdirde ölçme standardı olmaktan çıkar. Bu eşit hak, eşit olmayan emek için eşit olmayan bir haktır. Hiçbir sınıf farkı tanımaz, çünkü herkes herkes gibi sadece bir işçidir. Fakat bu eşit hak, bireylerin yeteneklerinin eşitsizliğini ve dolayısıyla üretici kapasiteyi doğal bir ayrıcalık olarak zımnen kabul eder. Bu nedenle, her hak gibi, bu eşit hak da özünde eşitsizliğe dayanan bir haktır.” (K. Marks, agy, s. 18.) (abç)

Komünal bireylerin üretici kapasitelerinin yanı sıra tüketim ihtiyaçları da eşitsizdir:

“Dahası bir işçi evlidir, öteki değildir, birinin ötekinden daha çok çocuğu vardır vb. Dolayısıyla, eşit emek harcayan herkesin böylece toplumsal tüketim fonundan eşit pay alması durumunda, biri gerçekte ötekinden daha fazla almış ve daha zenginleşmiş olacaktır vb. Bütün bu kusurlardan kaçınmak için, hakkın eşit olmak yerine eşitsiz olması gerekir.” (K. Marks, agy, s. 19.)

İkinci Enternasyonal zihniyeti, Marks'ın değer eleştirisine akıl erdiremediği için, “burjuva hak” tabirini çözememiştir. Cahiliye devri zihniyeti, bir türlü açıklayamadığı “burjuva hak” lâfını joker gibi kullanarak, “komünist toplumun ilk aşamasında üretici bireyler arasında eşitsizlik olacağına göre bu eşitsizliklere hitap etmek üzere meta, değer, para gibi bazı burjuva biçimler de olmalıdır” gevşekliğinde akıl yürütmüştür. Oysa, komünist toplumun ilk aşamasındaki bireysel üreticilerin üretici kapasiteleri ve tüketim ihtiyaçları bakımından fiilen eşitsiz olmaları ile kapitalist toplumdaki meta, değer, para gibi burjuva biçimlerin içerdiği toplumsal eşitsizlik aynı terazide tartılır değildir.

Evet, kapitalist toplumda da insanlar, üretici yetenekleri ve tüketim ihtiyaçları bakımından eşitsizdirler. Ancak, kapitalist toplumdaki meta, değer, para, ücretli emek, sermaye gibi ilişkilerin acil nedeni bu değildir. Bu sapkın toplumsal ilişkilerin acil nedeni, üretimin doğrudan toplumsal olmayan emekle, özel mülkiyet sapkınlığı altında yapılıyor oluşudur.

Meta, değer, para, ücretli emek, sermaye gibi burjuva biçimler, üretimin koşullarının parçalanmışlığını şifreler. Kapitalist toplumda üretimin koşulları, bir yanda işgücü sahibi işçiler, öte yanda üretim ve geçim araçları sahibi kapitalistler olarak parçalı vazedilmiştir.

Burjuva toplumunda işgücü sahibi işçiler ile üretim ve geçim araçları sahibi kapitalistler, sahibi oldukları eşdeğerlileri mübadele ettikleri kadarıyla, dolaşım düzeyinde zahiren eşittirler. Ancak mübadele edilenin işgücü metaı ile ücret olması, komünist toplumun ilk aşamasındaki durumun tersine, sınıf farkı tanıdığı için daha baştan toplumsal eşitsizliği içinde barındırır. Burjuva toplumunda “herkes herkes gibi sadece bir işçi” değildir.

Kapitalist toplumdaki eşitsizlik, esas olarak, insanların kendi yabancılaşmış faaliyetleriyle yarattıkları toplumsal eşitsizliktir. Sosyalist ya da komünist toplumsal devrim, yabancılaşmış faaliyeti, dolayısıyla metaı, değeri, parayı, piyasayı, ücretli emeği, sermayeyi, devleti ortadan kaldırarak, binlerce yıldır örülegelen “insan yapımı” toplumsal eşitsizliğe son verecektir.

Yusuf Zamir