TKP
 
Yeniden Merhaba
Yayın İlkelerimiz
Yazılar - Arşiv
 
İşçinin Sesi Yayınları
Kitaplar
İşçinin Sesi
Çek-Al
Kavga - Kervan
Kaynak
İşçi Yaşamı
İşçinin Gezetesi
Binçiçek
cddrt
dtd
Isha Bulletin

Soviet News
 
 
 

 

 

 

 

 

 

 

Yürükoğlu Anısına Konferansın Açış Konuşması

A. Candan

Değerli yoldaşlar,

Türkiye Komünist Partisi ve İngiltere Türkiyeli İlericiler Birliği adına hepinize hoş geldiniz diyorum.

Yürükoğlu yoldaşı kaybedeli dört yıl geçti. Üç yıldan beri bu anma gününde Marks Anısına Kütüphane’nin bu salonunda toplandık. Bu ise dördüncü yılımız. Bu binanın dünya komünist hareketi açısından önemi yanı sıra Türkiye komünist hareketi açısından da önemli bir yeri vardır. Partimizin birçok can alıcı önemdeki toplantıları bu salonda gerçekleşti.

Birçok yoldaş Yürükoğlu yoldaşı olağanüstü örgütleyici niteliğiyle hatırlar. Yoldaş, her zaman, örgütsüz komünist olmaz demiştir. Bunu bir adım ileri götürürsek Yürükoğlu yoldaşın anısına sahip çıkmanın tek yolu örgütlü mücadeleyi yükseltmektir. Örgütlü mücadele her şeydir, örgütsüz mücadele hiç bir şeydir.

Komünistler sınıfa eğitimin taşıyıcılarıdırlar. İşte tam da burada eğitenlerin eğitilmeleri söz konusudur. Teori ile pratik ayrılmaz savı komünistlerin eğitimini önümüze koymaktadır.

Eğitim bilgiyi gerektirir, Marksist analizin süzgecinden geçip berraklaşmış bir bilgi.

Yürükoğlu yoldaş yaşamının büyük bir bölümünü komünistleri ve işçi sınıfını günün sorunlarına karşı koymakta doğru çözümlemeleri yapmak için harcadı. Bu durum onu sık sık ‘resmi’ komünistlerle karşı karşıya getirdi; onların çözümlemelerini, teorilerini ve uygulamalarını sorguladı. En önemli ilk yapıtlarından biri 1981’de yayınlanan ‘Yaşayan Sosyalizm’ kitabıydı. Kitap Sovyetler Birliği’nin eleştirisel bir değerlendirmesini içeriyordu ve de Sovyetler Birliği’nin olası bir çöküşünü öngörüyordu.

Yürükoğlu yoldaş aynı zamanda olağanüstü bir eğitmen ve iletişimci idi. Geçen seneki toplantımızda yoldaşı anmanın en iyi yolunun her yıl bir konu üzerine bir sunuş ve tartışmalarla olabileceğini düşündük. Bu anma sunumlarının birincisini bu yıl gerçekleştiriyoruz. Ümit ederiz ki bu sunumlar ilgi ve tartışma kaynağı olur ve de Marksist düşünmenin gelişmesi için bir rol üstlenirler.

Şimdi Birinci Yürükoğlu Anma Sunumuna geçmek istiyorum.

Dini köktenciliğin yirmi yılı aşkın bir süredir yükseldiğini izliyoruz. Bu aynı zamanda emperyalizmi dünyanın her bir köşesine girmesi, uluslararası tekellerin küreselleşmeye attıkları damga ve Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle de örtüşmektedir. Pek çok yüzyıldan beri görülmemiş bir şekilde yükselişe geçmektedir. 1844 Şubatında Marks ‘Hegel’in Doğrunun Felsefesinin Eleştirisine Katkı’ adlı yazısında şöyle demekteydi:

‘Din baskı altındaki proletaryanın kendilerini ona bağlayarak kandırmalarıdır, çünkü onlara hayatta huzur verecek başka bir şey yoktur.’

Ve diyordu ki:

‘Dini ıstırap aynı zamanda gerçek ıstırabın ifadesidir ve gerçek ıstıraba bir itirazdır. Din baskı altındaki kişinin ah çekmesidir, kalpsiz bir dünyanın kalbidir, ruhsuz durumların ruhudur. Din halkın afyonudur.’

Bu alıntının son cümlesi sanırım ki Marks’ın en çok tekrarlanan alıntılarından biridir. Bununla beraber sık sık anlamı kaydırılmış, ve burjuvazinin kitleleri sessiz ve sakin tutması için bir araç olarak gösterilmiştir. Halbuki Marks dini ‘ruhsuz durumların ruhu, kalpsiz bir dünyanın kalbi’ olarak tanımlamaktadır. Ve devamla şöyle demektedir:

‘Böylece dine karşı savaşım, dolaylı olarak ruhsal rayihası din olan bir dünyaya karşı savaşımdır.’

Bizim görevimiz dinin gerçek doğasını baskı altındaki halka sergilemek ve tüm dinlerdeki köktendinciliğin kadınlara, işçilere, baskı altındaki yığınlara yaptıkları haksızlıkları göstermektir.

Köktendinci İslam, Türkiye dahil, Orta Doğu’dan Güney Doğu Asya’ya, Afrika’ya kadar geniş bir alanı etkisi altına almaktadır. İranlı yoldaşlar yaklaşık otuz yıldan beri İslam köktendinciliğine karşı bir savaşım yürütmektedirler. Deneyimleri ve değerlendirmeleri bizler için pek çok dersle doludur.

Bu savaşımın deneyimlerini ilk elden bize aktaracak konuşmacımızı sunmaktan büyük zevk duyuyorum.

Bugünkü konuşmacımız Yasemin Mather’dır. Yassamine yalnızca bir siyasal eylemci ve siyasal bilimci değil, aynı zamanda bir mühendistir.

Yasemin Mather Tahran’da doğdu. Manchester Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun oldu.

1981’de Halkın Fedayileri (Azınlık Fraksiyonu) örgütüne katıldı. Onlarla Kürdistan’da ve daha sonra uluslararası bölümlerinde çalıştı. Glasgow Üniversitesi’nin Sosyalist Teori ve Hareket Merkezi üyesidir. Aynı zamanda Britanya’da yayınlanan ‘Critique’ dergisinin yardımcı editörüdür. İngilizce yayınlanan İran Bülteni’nin de editörlük kurulunun üyesidir. İran–İşçilerin Sol Birliği örgütünün eşgüdüm komitesi üyesidir.

İran, İslam, köktendinciliğin kadınlar üzerine etkisi ve daha birçok konuda çok sayıda makalesi yayınlanmıştır.

Şimdi kürsüyü Yasemin’e bırakıyorum.