TKP
 
Yeniden Merhaba
Yayın İlkelerimiz
Yazılar - Arşiv
 
İşçinin Sesi Yayınları
Kitaplar
İşçinin Sesi
Çek-Al
Kavga - Kervan
Kaynak
İşçi Yaşamı
İşçinin Gezetesi
Binçiçek
cddrt
dtd
Isha Bulletin

Soviet News
 
 
 

 

 

 

 

 

 

 

İŞÇİ SINIFININ İRADESİ KAZANDI

1 Mayıs tüm Türkiye’de geneliyle başarılı geçti. Sınıf mücadelesinde yeni bir dönem başlamıştır.

İstanbul’da iki kutlama yapıldı. Birinci kutlama Kadıköy’de yapıldı. Burada Türk-İş üyesi bazı sendikalarla İşçi Partisi, Emep, CHP gibi partiler ve de bazı Troçkist çevreler oldukça uysal bir şekilde, şarkılı türkülü 1 Mayıs kutlaması yaptılar.

Asıl kutlama Taksim’de oldu. Burada, uzun, çatışmalı ve tartışmalı bir sürecin sonunda, Disk ve Kesk ile öteki bazı sendikalar Taksim’e yığınsal olarak çıktılar. Ayaküstü değil kürsüden, 1 Mayıs kutlaması yaptılar.

Disk yönetimini birçok konuda eleştiriyoruz.Ama, eğri oturup doğru konuşalım; Taksim’in yeniden fethi konusunda gösterdikleri kararlılık, ısrar ve inat dolayısıyla bu eylemde payı olan Disk / Kesk yöneticilerini, Disk’li sendikaları yürekten kutluyoruz. SİP-TKP’ye de ‘aferin’! Özverili devrimci, komünist gençlerin polisle dişe diş mücadeleleri sayesinde onlar da Taksim’de bayrak sallayabildiler.

Bir de, “Taksim’de 1 Mayıs” davasından uzak duran, destek vermeyen ve hatta binbir gerekçeyle bu “provokasyona” karşı çıkan  “solak” akımlar var. Şimdi onlar, sınıf mücadelesinde akıllı uslu siyasetlerinin sonuçları üstüne bir cıgara yakabilirler. Ya da özeleştiri verirler.

“Taksim’de 1 Mayıs” davası hiçbir zaman provokasyon, “anlamsız ısrar” vb olmadı. Taksim’de 1 Mayıs, 1977’de devletin örgütlediği katliamdan ve konulan yasaktan bu yana, işçi sınıfımız için bir onur meselesi oldu. Bu nedenle Taksim’de 1 Mayıs’ davasını bıkmadan usanmadan sürdürmek gerekiyordu. Bu tutumu ısrarla sürdüren  tüm akımları selamlıyoruz. (Şimdi sırada devletten katilleri halkın adaletine teslim etmesini istemek var.)

Taksim meselesi, son yıllarda, bir onur meselesinin daha da ötesine gitmiş, burjuvazi ile işçi sınıfı arasında hakiki bir irade çatışması olarak öne çıkmıştı. Bugün 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmış olmasının komünistler açısından en önemli yönü bu idi: Sınıfların iradelerinin kapışması! Sınıf mücadelesinin iyice yükselme eğiliminde olduğunun bundan daha öğretici bir ifadesi olabilir miydi.

Burjuvazi son yıllarda Taksim için “yasak”ın ötesinde “kutlatmam” tavrını vahşice uyguladı. Komünistler, devrimci akımlar ve sendikalar da buna karşı işçi sınıfının iradesini temsil ederek, “biz 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacağız” dediler. Uzun ve çatışmalı bir sürecin sonunda, bugün 1 Mayıs’ı işçi sınıfımız yeniden Taksim’de kutladı. Bu bir zaferdir! İşçi sınıfımızın iradesi bu noktada burjuvazinin iradesini yenmiştir. Taksim zaferi kutlu olsun! Bugün Taksim,yarın tüm ülkenin fethi!

Tabii bunda, futbol maçı kutlamasıydı, yılbaşı kutlamasıydı, dincilerin bilmemneyi protestosuydu, Gazze dayanışmasıydı vb gerekçelerle söz konusu “yasak”ın delik deşik olmasının rolü olmuştur. Hak ve adalet konusunda hassas olan kamuoyunun vicdanında oluşan “o halde Taksim’de 1 Mayıs da kutlanabilmeli” yargısı burjuvaziye en nihayet boyun eğdirebilmiştir. Buradan bir önemli ders daha çıkıyor: İşçi sınıfımız, mücadelesinde başarılı olabilmek için, genel kamuoyunun gönlünü kazanmak durumundadır. Bu da, varolan her teknolojiyi, olanağı kullanarak davanın haklılığına kamuoyunu ikna etmeyi gerektiriyor.

Sınıf mücadelesi uzun bir yürüyüştür, cesaret, kararlılık ve nefes ister. Aydınlık bakış ister. Yazımı değer verdiğim bir şairimizin (A.Hatipoğlu) şu dizeleriyle sonlandırıyorum:

(…)
Yürüyün…
Adımlar aksamasın
Aydınlık bakışlarınızla silin
Sizi kuşkuyla seyreden yüzlerdeki çizgiyi
Ve gözyaşını
Ne tehdit ne zulüm
Ne rüşvet ne acı
Halkımın ciğerhun bağrında
Devrimci bir sevinçten daha derin bir iz kazamaz
Sesinizi yükseltin
Yükseltin sesinizi
Hiçbir şair bu coşkuyu sizden güzel yazamaz
(…)

S. Can - 2 Mayıs 2009