KOMÜNİST TOPLUMUN VAZEDİCİ TEMELİ 
        
           
          Y. Zamir 
          
          Yabancılaşmış emek faaliyeti, içinde bulunduğumuz tersine dönmüş dünyayı  tersine dönmüş kılan çekirdek faaliyettir. Yabancılaşmış emek, doğrudan  üreticiler ile üretimin maddi koşullarının spontane birliğini inkâr edegelen  tarihsel yarılma süreci boyunca ortaya çıkmıştır. İnsana aykırı işbölümü,  mülkiyet, meta, değer, para, pazar, ücretli emek, sermaye gibi sapkın toplumsal  ilişkiler, yabancılaşmış emek faaliyetinin dolaysız tezahürleridir. 
           
          Yukarıdaki sapkın toplumsal ilişkiler, tersine dönmüş dünyanın  oluşturucu çekirdeğini teşkil eder. Bu genetiği tekinsiz çekirdekten, sınıflar,  sınıf karşıtlığı, sivil toplum ile devlet, ekonomi ile siyaset ayrılığı,  kadının ezilmesi, kültürel, etnik, ulusal, dinsel baskılar, savaşlar, doğanın  katli doğar. 
           
          Marks’ın teorik çalışmalarında, ekonomi politiğin eleştirisi merkezi  ağırlık taşır. Çünkü, ekonomi politik, tersine dönmüş dünyanın oluşturucu  çekirdeğinin “bilimsel” teorisidir. Ekonomi politiğin eleştirisi, yani tersine  dönmüş dünyanın merkezindeki yabancılaşmış emek faaliyetinin eleştirisi,  tersine dönmüş dünyanın bütününün eleştirisinin teorik öncüllerini sağlar. 
           
          Marks, ekonomi politiği eleştirirken yaptığı teorik çıkarsama ve  karşılaştırmalarla sık sık komünal geleceğe göndermeler yapmıştır. Örneğin  aşağıdaki alıntıda, tersinden anlatımla, komünal topluma şöyle değinmiştir: 
           
          “Bireysel ürün ya da faaliyetlerin önce mübadele değerine, paraya çevrilme zorunluluğu, … üretimin doğrudan toplumsal olmadığını, (toplumsal  – YZ) emeği üyeleri arasında dağıtan bir ‘birliğin yaratımı’ olmadığını …  kanıtlar.” (K. Marks, Grundrisse, Ağustos 1857 – Mart 1858, İng., çev.  Martin Nicolaus, Penguin Books, s. 158. Marx’s Grundrisse, İng., çev.  David McLellan, The Macmillan Press, s. 67-68.) 
           
          Toplumsal üretim toplumsal emek ile yapılır. Toplumsal olmayan üretim  ise toplumsal olmayan, yani özel emek ile yapılır. Tersine dönmüş dünyadaki  toplumsal yarılmışlık yüzünden üretim ve üretimi yapan emek toplumsal değildir.  Tersine dönmüş dünyanın oluşturucu çekirdeğindeki meta, mübadele değeri, para  gibi sapkın toplumsal ilişkilerin işlevi, gerçekte toplumsal olmayan üretimleri  ve onları yapan özel emekleri daha sonra sapkın bir toplumsallaşma değirmeninde  öğütmektir. 
           
          Oysa, eğer üretim daha baştan toplumsal olsaydı, yani “üretim … (toplumsal  – YZ) emeği üyeleri arasında dağıtan bir ‘birliğin yaratımı’” olsaydı,  üretimin ayrıca ucube bir toplumsallaşma sürecinden geçmesine gerek kalmazdı.  Eğer toplumsal emek, sapkın bir toplumsal süreç sonunda ortaya çıkan bir illüzyon  olmak yerine, spontane bir gerçeklik olarak daha baştan vazedilseydi, meta,  mübadele değeri, para gibi sapkın dolayımlara gerek kalmazdı. 
           
          Toplumsal emeği üyeleri arasında dağıtan “birlik”, teknik ifadeyle,  komün demektir. Eğer komün kurulursa, emek daha baştan toplumsal olur, yani  komünal olur. Bu durumda, “bireysel ürün ya da faaliyetlerin önce mübadele  değerine, paraya çevrilme zorunluluğu” ortadan kalkar. Demek ki, mübadele  değeri, para gibi insana aykırı ilişkileri ortadan kaldırmanın yolu, üretimi  komünal emekle yapmak, yani komünal üretime geçmektir. Komünal üretimin temeli,  komün halinde varoluştur: 
           
          “Üretimin komünal niteliği, ürünü daha baştan komünal, genel ürün  yapacaktır. Üretimde gerçekleşen ilk mübadele, -ki bu mübadele, mübadele  değerleri mübadelesi değil, fakat komünal ihtiyaçlar ve komünal amaçlar  tarafından belirlenen bir faaliyetler mübadelesidir-, bireyin daha baştan  komünal ürünler aleminde pay sahibi olmasını getirecektir. 
           
          “Mübadele değerleri temeli üzerinde emek, ancak mübadeleden geçerek  genel (toplumsal – YZ) emek haline gelir. Fakat öteki temel (komünal  temel – YZ) üzerinde ise emek, mübadeleden önce genel emek olarak  vazedilir. Yani, bireylerin toplumsal üretimden pay alışı asla ürünlerin  mübadelesi yoluyla dolayımlanmaz. 
           
          “Dolayım tabii ki olmak zorundadır. Birinci durumda (mübadele  değerleri temelinde – YZ) özel bireylerin bağımsız üretiminden hareket  ederiz … ki dolayım, meta mübadelesi, mübadele değeri ve para yoluyla  gerçekleşir. Bunların hepsi de aynı ilişkinin çeşitli ifadeleridir. 
           
          “İkinci durumda (komünist toplumda – YZ), önvarsayımın kendisi  dolayım haline gelmiştir, yani komünal üretim önkoşuldur; komünallik (komün  halinde varoluş – YZ) üretimin temelidir. Bireyin emeği daha baştan  toplumsal emek olarak vazedilmiştir. Dolayısıyla, ürettiği ya da üretilmesine  yardım ettiği ürünün tikel biçimi ne olursa olsun, emeği ile satın aldığı (emeğini  sunarak elde ettiği – YZ) şu ya da bu ürün değil, fakat komünal üretimden  belli bir paydır. Bu nedenle, mübadele edilecek tikel bir ürünü yoktur. Ürünü bir  mübadele değeri değildir. Ürünün genel bir nitelik kazanması için, önce  ayrı bir tikel biçime dönüştürülmesi gerekmemektedir. Mübadele değerlerinin  mübadelesinde zorunlu olarak ortaya çıkan (insana aykırı – YZ) işbölümü  yerine, bireyin komünal tüketime katılması sonucunu doğuran emeğin örgütlenmesi  vardır. 
            “Birinci durumda (kapitalist toplumda – YZ) üretimin toplumsal  niteliği, ancak ürünlerin mübadele değerine çevrilmesi ve bu mübadele değerlerinin  mübadelesi yoluyla post festum vazedilir. 
           
          “İkinci durumda (komünist toplumda – YZ) üretimin toplumsal  niteliği önvarsayılmıştır. Ürünler aleminden pay alış, tüketime katılış,  birbirinden bağımsız emeklerin ya da emek ürünlerinin mübadelesi yoluyla dolayımlanmaz.  Tüketime katılış, bireyin içinde faaliyet gösterdiği toplumsal (komünal –  YZ) üretim koşulları yoluyla dolayımlanır.” (K. Marks, Grundrisse,  Ağustos 1857 – Mart 1858, İng., çev. Martin Nicolaus, Penguin Books, s.  171-172. Marx’s Grundrisse, İng., çev. David McLellan, The Macmillan  Press, s. 74-75.) 
           
          Marks’ın ekonomi politik eleştirileri, en sonunda şu belirlemelere  varır: Mülkiyet, meta, değer, para, piyasa, ücretli emek, sermaye gibi sapkın  toplumsallaşma süreçlerini doğuran en derindeki gerçeklik, insanın, yani  toplumun yarılmış olmasıdır. İnsanı, yani toplumu yaran, doğrudan üreticiler  ile üretimin maddi koşullarının doğal birliğinin inkârıdır. O halde, bu  tarihsel inkâr inkâr edilirse, yani doğrudan üreticiler ile üretimin maddi  koşullarının yeniden birliği sağlanırsa, böylece insanın, yani toplumun  yarılmışlığına son verilirse, mülkiyet, meta, değer, para, piyasa, ücretli  emek, sermaye gibi insana aykırı ilişkiler uçup gitmiş olacaktır. 
           
          İnsanın, yani toplumun yarılmışlığının pratik inkârı, komün halinde  birliğin gerçekleştirilmesi demektir. Komünal insanlığın vazedici temeli  komünlerdir. 
           
          23 Nisan 2011
 
           |