TKP
 
Yeniden Merhaba
Yayın İlkelerimiz
Yazılar - Arşiv
 
İşçinin Sesi Yayınları
Kitaplar
İşçinin Sesi
Çek-Al
Kavga - Kervan
Kaynak
İşçi Yaşamı
İşçinin Gezetesi
Binçiçek
cddrt
dtd
Isha Bulletin

Soviet News
 
 
 

 

 

 

 

 

 

 

 

ONUNCU ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE RÜŞTÜ YOLDAŞA MERHABA

RY_EdibeSulariLevent Dalyan

Ölümünden ve Türkiye’ye getirdiğimiz küllerini vasiyeti gereği büyükçe bir komünist, ilerici topluluğu ile Marmara Denizi’ne savurduğumuzdan bu yana tam 10 yıl geçti.

İTİB toplantılarında tanıdığımız simasıyla Rüştü yoldaştan söz ediyoruz.
TKP içinde pırıl pırıl bir partililik örneği veren ve ama Sovyetler Birliği’nin devlet politikasına endeksli Resmi TKP yönetimince - onlar için hiç de şeref belgesi sayılmayacak kararlar sonucu - haksız yere dıştalanan bir komünist aydından söz ediyoruz.

Parti yönetiminin o günkü yanlış çizgisine, bugün hemen her yerde örneğine rastlanan ‘çarıklı erkanı harp’  usülü, karanlıkta hain bıçakların birbirine çarptığı türden tipik bir reaksiyonla değil, bugün çoğu çevrede hâlâ alışılmadık olan bir yöntemle – demir disiplin ama açık tartışmayla - muhalefet eden iyi bir partiliden söz ediyoruz.  

Tüstav’ın yayınladığı Zeki Baştımar kitabında aktarılan bir mektupta eski genel sekreter Zeki Baştımar yoldaş, R Yürükoğlu’na beslediği umudu şöyle anlatıyordu:

“TİP'e bağlı eski Türkiye gençlik örgütü Genel Sekreteri  ve ‘Gençlik’ dergisi sahibi Nihat Akseymen partimizin üyesidir, şimdi İngiltere'deki Türk ilerici örgütlerini idare ediyor; 28 yaşındadır, aktif bir komünistle evlidir; karı-koca yüksek okulu İngiltere'de, garsonluk yaparak, bitirmişlerdir. Bu yoldaşlar kapatılmış İşçi Partisi'nin Ankara, İstanbul, Zonguldak, Trabzon teşkilatları içindeki komünist hücrelerle temas halindedir. Eski Trabzon TİP Başkanı (şimdi komünist) Atilla Aşut, Nihat Akseymen ile işbirliği yapmaktadır. Nihat Akseymen ve arkadaşlarının Büyük Britanya Komünist Partisiyle ilişkileri vardır.

“Nihat Akseymen'in ve diğer bazı genç yoldaşların Sovyetler Birliği'nde Marksist-Leninist eğitim görmesi  bizim için hayati önem taşıyor. Böyle bir eğitim genç ve aktif kadronun parti idaresini bir an önce ele alması imkânlarını sağlıyacaktır.” (Zeki Baştımar, Tüstav Yayınları, s. 48-49)

R Yürükoğlu’nun ayırt edici bir özelliği, yoldaşlarını, duyduklarının okuduklarının ‘gerçek’ olduğunu peşinen kabul etmemeleri, her şeyi gerçeğin aynasında test etmeleri konusunda uyarmasıydı. Marksizmi yaratıcı bir tarzda özümsemeden, bunu yapamazdınız, yapamazsınız. SBKP’yi, sosyalizmin muhtemel likidasyonu konusunda ta 1980’lerin başında uyarmayı başka türlü aklınıza getirmezdiniz. Çok duyduğumuz “siz kimsiniz ki, yüce Sovyetler Birliği’ne akıl veriyorsunuz” aymazlığı karşısında başka türlü dik duramazdınız. Marksizmi yaratıcı tarzda özümsemeden, resmi yalanların, sözel, fiziksel, açık ve gizli saldırıların karşısında savrulmadan durma şansınız yoktur. 

Rüştü yoldaşın önemli bir başarısı, geniş halkada Londra İşçi Birliği (LİB), İngiltere Türkiyeli Öğrenci Federasyonu (İTÖF), daha dar halkada İngiltere Türkiyeli İlericiler Birliği (İTİB) ve en nihayetinde de TKP kadrolarının ezici çoğunluğunu, SBKP’den, TKP liderliği içindeki SBKP ağırlığından kaynaklandığını bugün daha fazla idrak ettiğimiz yoğun baskıya, basınca, kötüleme, engelleme kampanyalarına, türlü çeşitli servis faaliyetlerine vb karşı, koruyabilmiş olmasıydı, diye düşünüyoruz.

İşçinin Sesi’nin çıkmış yüzlerce sayısının basılı / dijital nüshalarına göz atan ciddi ve adil bir göz, R Yürükoğlu’nun önderliğini ve çizgisini benimsemiş TKP kadrolarının SBKP, Sovyetler Birliği dostluğuna halel getirmeden, SBKP’nin yanlış siyasetine, uygulamalarına, en kapsamlı Marksist eleştirileri acımasızca ama nesnelliği bozmadan getirdiğini teslim edecektir. Yazdığı çeşitli kitaplarda,  sayısız konuşma ve makalesinde o günkü koşullar altında yapılabilecek en yoldaşça eleştirileri Marksizm kıstasına vurarak getiren R Yürükoğlu’na nasıl yanıt verildiğine Parti’nin yakın tarihi tanıktır.

Parti yönetiminin tepelerden başlayarak örgütün hemen hemen tümünü ele verdiği Resmi Parti’nin R Yürükoğlu’na ve İşçinin Sesi saflarında TKP’yi ve sosyalizmi savunan kadrolara yaptığı haksızlıklar konusunda bugün fazla ses çıkartılmadığına aldanılmamalıdır. SBKP siyasetine, onun tavsiyelerine uyarak kendini cuntanın ellerine teslim etmiş olmanın şerefsizliği o kesimde derin yaralar açmıştır. Yanlış fikriyatta ve yanlış çizgide ısrar ederek koca bir komünist kuşağı moralsizlik çukurunun dibine sürükleyenler, bugün bırakın parti içinde yapılan haksızlıkların özeleştirisini yapmayı, kaygan zeminde bir adım daha ilerleyip, “ileri  demokrasi”yi AKP rejiminde bulur olmuşlardır.

Oysa R Yürükoğlu’nun yazdığı çok sayıda kitaba, İşçinin Sesi’nde yazdığı güncel Kavga-Yorum yazılarına bakıldığında rahatlıkla görülür ki, bu komünist lider, tanık olduğu dönemin bütün önemli sorunlarına kendi Marksist kavrayışı uyarınca devrimci, komünist yanıtlar aramıştır.  

İşte Emperyalizmin Zayıf Halkası Türkiye ile yapılan ‘Emperyalizmin Zayıf Halkası’ tespiti ve partinin önündeki devrimci açılımın vurgulanması; Sosyalizm Üstün Gelecektir ve Yaşayan Sosyalizm ile getirilen, Sovyetler Birliği’nde “biçimsel sosyalizm”in yetersizlik ve zayıflıklarının taşıdığı likidasyon tehlikesi uyarısı; Sosyalizm ve Demokrasi’de defalarca vurgulanan, başta SSCB olmak üzere ‘reel sosyalist’ ülkelerde, demokratik öz ve biçimin, işçi sınıfı müdahalesinin eksikliği ve bunun komünizme yürüyememenin ardındaki temel bir neden olduğu görüşü; Kankun Konferansı  ve Durum ve Görevlerimiz 1983  kitapçıklarında, dünya pazarının geçirmekte olduğu muazzam değişimi yansıtması ve komünist hareketin görevlerini yeniden değerlendirmesi, işaret ettiği sorunlar ve yaptığı uyarılar; Faşizmin Çözülüşü kitabıyla Türkiye’de 12 Eylül faşizmin çözülme dinamiklerine açıklık getirmesi (o gün faşizm çözülmedi diyerek partiyi terk edip hâlâ ne zaman çözüldüğüne Türkiye’den yanıt getiremeyenlerin kulakları çınlasın); işçi ve komünist hareketin Türkiye’deki kökleri ve ana dayanakları konusunda o gün her boydan her soydan solun şiddetle karşı çıktığı ve bugün aynı ikiyüzlülükle tutum aldığı ‘tarihteki Alevi halk hareketlerinin ve Aleviliğin Türkiye’de işçi ve komünist hareketin kökü ve atası olduğu’ görüşünü formüle ettiği mükemmel bir Marksist araştırma kitabı olan Okunacak En Büyük Kitap İnsandır kitabı…  Daha çok parti içine yönelik, eski partinin 3.Program’ının eleştirisi, propaganda ve ajitasyon, taktikler, örgüt ve örgütçülük üzerine yazdıklarına, kadın sorunu ve ulusal sorun üzerine Kavga / Kervan dergilerinde pratiğe dönük yazılara değinmeye yer kalmadı gibi…

Bu arada, ölmeden önce bir cildini bastırıp, kaba derlemesini yaptığı ikinci ve üçüncü ciltlerini ise ilk ciltle birlikte 3 cilt olarak ölümünden sonra yayına hazırlayıp bastırtabildiğimiz Sosyalizm kitabına (son eseri) değinmeden edemeyiz.

Sosyalizm kitabı, Rüştü yoldaşın, kendisini şekillendiren Marksist çerçeve içinde komünist hareketin tarihte ve güncelde yaşadığı (ki o tarihte Sovyetler Birliği, SBKP elinde onursuzca çözülmüş ve komünist hareket darmadağın olmuştu) sorunlara çözüm arama çabası ile doludur.

Burada başarılı olduğu söylenebilecek yönler ve açıklamakta başarısız kaldığı ortada olan unsurlar bir aradadır. Rüştü yoldaş (daha sonra kendisinin benimsediği hitapla Rıza yoldaş), kendi geçmişinin, kendi aidiyet bilincinin, kendi kavrayış çerçevesinin izin verdiği ölçüde, giderek acilleştiğini gördüğü sosyalizm-komünizm tartışmasına açıklık getirmek için uğraşmış ama sonuçta tarihin garip cilvesi, gerçekle yüzleşmede bu noktada tutarlı olamamıştır. O ölçüde de amacı gerçekleştirmede başarılı olamamış, Emine Engin’in partiden ayrılmadan önce getirdiği ama cesurca savunusunu yapamadığı görüş doğrultusunda  tutarlı bir adım atamamıştır.

O da, komünist harekette yaygın olarak savunulmasına rağmen, Sosyalizm diye nevi şahsına münhasır bir toplumun olmadığı, Marks’ta sosyalizmin komünizm olduğu, sosyalizmde sınıfların ve dolayısıyla devletin olmadığı, yani sosyalizmin/komünizmin değer yasasının işlerliğini yitirdiği bir dönemin eseri olduğu şeklinde kabaca özetlenecek görüştür.

Bu görüşü Yusuf Zamir derinlemesine ele almış, değişen dünya pazarı koşullarında komünist harekete yeni bir soluk verebileceğini düşündüğümüz bir yorumla geliştirmiştir (Bakınız:Marks Gerçekte Ne Dedi). Bu yoruma kimi komünist kadrolardan şiddetli denebilecek tepkiler geldiğini görüyoruz. “Demek ki gidilecek daha çok yol var” demekten, bu yoldaşlardaki Marksizmi kavrayış eksikliğine üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden.

***

Rüştü yoldaşı yitireli tam 10 yıl oldu. Kişisel olarak kırdığı, sevdiği, haksızlık ettiği, yardımcı olduğu, dolayısıyla kimisinin ‘hayırla’ kimisinin belki de o kadar olumlu olmayan duygularla yad ettiği yoldaşımızı, 10. ölüm yıldönümü vesilesiyle anarken, bizler, hâlâ sol memenin altındaki cevheri koruma iddiasında olan komünistler, onun eksikliğini hangi yönlerden hissettiğimizi yukarıda yazdığımız satırlarda sizlere anlatmaya çalıştık.

Marksizmi öğrenme ihtirasını korumak, gerçekle yaratıcı Marksist tarzda yüzleşebilmek, dünya işçi sınıfının küresel devrimci mücadelesine komünist inancı ve kararlılığı korumak ve genç kuşaklara bu devrimci, yaratıcı, komünist tutumu taşımak… Sınıfımızın mücadele bayrağını savrulmadan, düşürmeden dalgalandırmak!

Bu noktada Rüştü yoldaşı özlüyor muyuz?

Türkiye’de sayısı hamamböceği gibi artan “entellektüellere”(!) rağmen, işçi sınıfının ve komünist hareketin sorunları üzerine kafa yoran entelektüel faaliyette kayda değer bir artış olmadığını, sınıfına bağlı komünist aydınlara büyük ihtiyaç olduğunu görmemek elde değil.

Bu durumda cevabımız: Evet özlüyoruz. 

NOT:  R. Yürükoğlu’nun 10. Ölüm Yıldönümü münasebetiyle, aradan geçen uzun zaman içinde yalnızca Türkiye’nin değil tüm dünyanın değiştiğini unutmadan, küresel dünya pazarında ve üretici güçlerde, siyasal ve ekonomik-sosyal  dengelerde meydana gelen devasa değişimin bazı yorumları bugün geçersiz kıldığını, bazılarını eskittiğini, doğruladığını, bazılarını ise, yeni araştırma ve bulgularla yeniden ele alıp desteklemek gerektiğini kulak ardı etmeden, bazı metinleri web ortamında yayınlamayı kararlaştırdık.

İlk yayın, parti içinde egemen oportünizmle mücadele bayrağının yükseltildiği Emperyalizmin Zayıf Halkası Türkiye  kitabıdır. Türkiye burjuvazisinin bugün emperyalist hiyerarşinin üst basamaklarında tuttuğu yer ciddi araştırılması gereken bir öneme haizdir.

İkinci yayın, yukarıda da değindiğimiz 3 ciltlik Sosyalizm kitabıdır. Bugünkü anlayışımız açısından çeşitli ciddi sorunlar içermesine karşın, bu değerli kitap, komünistlerin hangi alanlarda teorik çalışmayı odaklaştırması gerektiğine ışık tutmaktadır.

Üçüncü ve son olarak, Emine Engin’in yirmi küsur yıl önce yayınlanmış Marksizmde İşçi Sınıfının Kapsamı ve Türkiye adlı araştırmasını web ortamında yayınlıyoruz. 

Bugün üzerinde değerlendirme / tanımlama gerektiren çeşitli konularda TKP’li olsun olmasın komünist kadroların bilincini açmayı amaçlayan ve “işçi sınıfı” konusunda Marksizme düşman unsurların ideolojik saldırılarına yanıt getiren bu parti yayını, bugün şiddetle güncellenme ihtiyacı içindedir. Ama güçlü teorik temeli ve sağlam metodolojisiyle hâlâ yolu aydınlatmaktadır. R. Yürükoğlu’nun anısına bu kitabı Web ortamında yayınlamakla yeterince geç kaldığımız bir görevi yerine getirdiğimizi düşünüyoruz.

TKP Web Sitesi
11 Aralık 2011