ONUNCU ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE RÜŞTÜ YOLDAŞA MERHABALevent Dalyan Ölümünden ve Türkiye’ye getirdiğimiz küllerini vasiyeti gereği büyükçe bir komünist, ilerici topluluğu ile Marmara Denizi’ne savurduğumuzdan bu yana tam 10 yıl geçti. İTİB toplantılarında tanıdığımız simasıyla Rüştü yoldaştan söz ediyoruz. Parti yönetiminin o günkü yanlış çizgisine, bugün hemen her yerde örneğine rastlanan ‘çarıklı erkanı harp’ usülü, karanlıkta hain bıçakların birbirine çarptığı türden tipik bir reaksiyonla değil, bugün çoğu çevrede hâlâ alışılmadık olan bir yöntemle – demir disiplin ama açık tartışmayla - muhalefet eden iyi bir partiliden söz ediyoruz. Tüstav’ın yayınladığı Zeki Baştımar kitabında aktarılan bir mektupta eski genel sekreter Zeki Baştımar yoldaş, R Yürükoğlu’na beslediği umudu şöyle anlatıyordu: “TİP'e bağlı eski Türkiye gençlik örgütü Genel Sekreteri ve ‘Gençlik’ dergisi sahibi Nihat Akseymen partimizin üyesidir, şimdi İngiltere'deki Türk ilerici örgütlerini idare ediyor; 28 yaşındadır, aktif bir komünistle evlidir; karı-koca yüksek okulu İngiltere'de, garsonluk yaparak, bitirmişlerdir. Bu yoldaşlar kapatılmış İşçi Partisi'nin Ankara, İstanbul, Zonguldak, Trabzon teşkilatları içindeki komünist hücrelerle temas halindedir. Eski Trabzon TİP Başkanı (şimdi komünist) Atilla Aşut, Nihat Akseymen ile işbirliği yapmaktadır. Nihat Akseymen ve arkadaşlarının Büyük Britanya Komünist Partisiyle ilişkileri vardır. “Nihat Akseymen'in ve diğer bazı genç yoldaşların Sovyetler Birliği'nde Marksist-Leninist eğitim görmesi bizim için hayati önem taşıyor. Böyle bir eğitim genç ve aktif kadronun parti idaresini bir an önce ele alması imkânlarını sağlıyacaktır.” (Zeki Baştımar, Tüstav Yayınları, s. 48-49) R Yürükoğlu’nun ayırt edici bir özelliği, yoldaşlarını, duyduklarının okuduklarının ‘gerçek’ olduğunu peşinen kabul etmemeleri, her şeyi gerçeğin aynasında test etmeleri konusunda uyarmasıydı. Marksizmi yaratıcı bir tarzda özümsemeden, bunu yapamazdınız, yapamazsınız. SBKP’yi, sosyalizmin muhtemel likidasyonu konusunda ta 1980’lerin başında uyarmayı başka türlü aklınıza getirmezdiniz. Çok duyduğumuz “siz kimsiniz ki, yüce Sovyetler Birliği’ne akıl veriyorsunuz” aymazlığı karşısında başka türlü dik duramazdınız. Marksizmi yaratıcı tarzda özümsemeden, resmi yalanların, sözel, fiziksel, açık ve gizli saldırıların karşısında savrulmadan durma şansınız yoktur.
|
|||
MİHRİ BELLİ
|
Ölene dek devrimci fikirlerinden, mücadeleci yaşam tarzından ödün vermemiş bu değerli militanı saygıyla anıyoruz. |
SOSYALİZM DEĞİL “DEVLET KARTELİ”
Y. Zamir Lenin’in devlet ve komünizm ilişkisi üzerine yazdıklarını eleştiriyor ve “devleti halk kitlelerini terbiye etmekle yükümlü gören parti, işçi sınıfı partisi değil, ancak devlet partisi olabilir! İşçi sınıfının kitabında, devletin halk kitlelerini terbiye etmesi yazmaz. İşçi sınıfının kitabında ‘halk tarafından gayet acımasız bir eğitime tabi tutulması gereken devlettir’ diye yazar” diyor, “devlet, insanın kurtuluşu yolunda terbiye alınacak değil, fakat tam tersine, eleştirel, devrimci, kurucu mücadeleyle terbiye edile edile sönümlendirilecek olan insana aykırı bir toplumsal ilişkidir.”
Devlet ve Devrim, komünist toplumun ilk aşamasını şöyle tasavvur eder:“Komünist toplumun ilk evresinin düzgün işlemesi, ‘aksaksız çalışması’ için başta gelen gereklilik, muhasebe ve denetimdir. Bütün yurttaşlar, silahlı işçilerden oluşmuş devletin ücretli çalışanlarına dönüşürler. Bütün yurttaşlar ülke çapındaki tek devlet ‘kartel’inin çalışanları ve işçileri olurlar. Bütün gereken, yurttaşların eşit çalışarak kendi paylarına düşen işi yapmaları ve eşit ücret almalarıdır…
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
29 Haziran 2011 |
İKİNCİ ENTERNASYONAL ZİHNİYETİ
İşçilerin, ezilenlerin ekonomik-demokratik mücadeleleri, insana aykırı dünyanın insana aykırılığını törpüleme mücadelesi gibi görünür. Gerçekte bu gibi görünümler altında, işçilerin, mülksüzlerin, insanlığı reddedilenlerin kendilerini komünal insan olarak inşa etme mücadelesi gelişir. İşçi sınıfı mücadelesi, komünal insanlığı yaratma yolunda insana ait her şeyi, her türlü insanca hali, dahası, insanın inorganik bedenini, yani doğayı da savunmak durumundadır. İşte İkinci Enternasyonal, Marks’ın yabancılaşmış faaliyetten kurtuluş teorisini, sosyalist ya da komünist toplumsal devrimin bu tarihsel kapsam ve derinliğini hiçbir zaman anlamamıştır.Y. Zamir İkinci Enternasyonal zihniyetinin komünist saflarda yaptığı teorik tahribatı sergiliyor
Ücretli emek, yabancılaşmış emek faaliyetinin yarattığı bir toplumsal ilişki biçimidir. Sermaye de aynı yabancılaşmış emek faaliyetinin yarattığı bir toplumsal ilişki biçimidir. Bu iki ilişki, ücretli emek – sermaye ilişkisi olarak birbirlerine kilitlenmiştir. Ücretli emek ile sermayenin birbirleriyle sürekli mücadele halinde olmaları, yabancılaşmış emeğin kendi kendisiyle çatışan sapkın doğası gereğidir.
Ücretli emek ile sermaye, ayrı toplumsal gerçekliklerden doğup birbirlerine “dışarıdan” musallat olmuş değildirler. Tam tersine, birbirleriyle, biri var olduğu sürece ötekisinin de var olacağı içsel bir ilişki içindedirler.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
29 Haziran 2011 |
KOMÜNİST TOPLUMUN VAZEDİCİ TEMELİ
Yabancılaşmış emek faaliyeti, içinde bulunduğumuz tersine dönmüş dünyayı tersine dönmüş kılan çekirdek faaliyettir. Yabancılaşmış emek, doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının spontane birliğini inkâr edegelen tarihsel yarılma süreci boyunca ortaya çıkmıştır. İnsana aykırı işbölümü, mülkiyet, meta, değer, para, pazar, ücretli emek, sermaye gibi sapkın toplumsal ilişkiler, yabancılaşmış emek faaliyetinin dolaysız tezahürleridir.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
29 Haziran 2011 |
SİYASAL KURTULUŞ – TOPLUMSAL KURTULUŞ
Y. Zamir, siyasal kurtuluş ile toplumsal kurtuluş arasında Marks’ın yaptığı ayrıma dikkat çekerken, günümüz toplumunda doğrudan demokrasi organlarının, komünalleşmenin filiz vermesinin, toplumsal kurtuluş çizgisinin öne çıktığının kanıtları olduğunu savunuyor.
Tersine dönmüş dünyanın tekrar tersine döndürülerek düzeltilebilmesi için, bütün dünya halklarının hep birlikte, yabancılaşmış emeği ve ondan türeyen bütün yabancılaşmış faaliyeti her alanda inkâr sürecine girmesi gerekmektedir. İnsanlığı kurtuluşa götürecek olan, yani evrensel komünal insanlığı ortaya çıkaracak olan bu dünya-tarihsel seferberliğe sosyalist ya da komünist toplumsal devrim denir.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
29 Haziran 2011 |
ZİHİNSEL ÇORBA
Y. Zamir, İkinci Enternasyonal zihniyetinin komünistlerin kafasında yarattığı teorik kafakarışıklığına işaret ediyor ve Marks’ın komünist toplumu betimlerken hiçbir zaman onu sadece iki evreli olarak tasavvur etmediğini anlatıyor.
Marks’tan önceki dönemde, insanca yaşanacak bir toplum hayali kuran ütopikler, kendi zihinlerinde birtakım projeler geliştirmişlerdi. Fransız ütopikleri tasarladıkları topluma zamanla “sosyalizm” ya da “komünizm” demeye başladılar. Sosyalizm terimini, ilk kez, Saint-Simon’un yetiştirdiği Pierre Leroux 1832′de, La Globe gazetesinde kullandı. Komünizm terimini de Etiénne Cabet 1830′ların sonlarında literatüre soktu.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
29 Haziran 2011 |
SEÇİMLERDE TAVRIMIZ
Bu seçimlerde Kürt seçmenlerin belirleyici ağırlık taşıdığı her yerde oylar BDP’nin desteklediği bağımsız adaylara verilmeli; ülke genelinde ise oylar, Emperyalist Türkiye’nin kaptanlığına soyunan AKP’nin tek başına iktidar olmasını, mutlak çoğunluğa ulaşmasını engelleyici tarzda kullanılmalıdır
Seçimler, iyi burjuva partisiyle kötü burjuva partisi arasında cereyan etmiyor. Bu açıdan, secimde kullanılan her emekçi oyu, burjuvazinin olabildiğince bölünmüşlüğüne, iktidar olacak partinin (ki somutta bu AKP’dir) mutlak çoğunluktan uzak düşmesine, mümkünse tek başına iktidar olamamasına hizmet etmelidir.
Bir bakıma bu genel seçimlerin öteki genel seçimlerden fazlaca bir farkı yok: TBMM’de temsil iddiasında ve seçilebilecek konumda olan partilerin tümü (Kürt partisi dahil), burjuva partisidir. Milyonlarca emekçi seçmen açısından yine alternatifsiz bir seçim söz konusudur.
Öte yandan, Kürt ulusal hareketinin partisi BDP ve ittifaklarının, şimdiki siyasal konumları ve bu seçimlerde görecekleri işlev bir farklılık getirmektedir. Bu da seçimlere ilişkin taktik tavrımızı belirlemede yardımcı oluyor. BDP, Kürt ulusal hareketinin legal partisi olarak, Kürt seçmenlerin ezici çoğunluğunu temsil iddiasındadır. Bu özelliğiyle de, Türk ve Kürt burjuvazileri arasındaki pazarlıkta taraf, ulusal sorunun “halli” yolunda önemli bir halkadır.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
07 Haziran 2011 |
HAYDİ 1 MAYIS’TA TAKSİM’E !
MİLYONLUK 1 MAYIS İÇİN SEFERBER OLMAK LAZIM!
Dağa taşa, uçan kuşa, turnalara haber verin dostlar: Türk-İş bu yıl da 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanacağını ilan etti.
Bayrağı yine Taksim’e dikmeye hazırlanalım! Geçen yıl büyük yığınsal bir 1 Mayıs yapmıştık. Bu yıl MİLYONLUK 1 MAYIS için işçi yığınlarını, sınıfı ayağa kaldırmanın imkanı vardır. Yeter ki tüm işçi örgütleri, tüm ilerici devrimci kamuoyu, tek tek tüm ilericiler sınıfımızın alnının akı olan bu günü BİRLİK VE DAYANIŞMA içinde kutlamak üzere tüm enerjilerini seferber etsinler.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
01 Nisan 2011 |
YA ÖLÜ YILDIZLARA HAYATI GÖTÜRECEĞİZ!
YA DÜNYAMIZA İNECEK ÖLÜM!
Aşağıda yayınladığımız “YA ÖLÜ YILDIZLARA HAYATI GÖTÜRECEĞİZ! YA DÜNYAMIZA İNECEK ÖLÜM” başlıklı karar, gazetelerde sık duyduğumuz çevre sorunlarıyla bağlı çeşitli konuları sınıf mücadelesi çerçevesinde ele alıyor, işçi-komünist hareketi günümüzün güncel sorunları üzerine uyarıyor!
Enternasyonalist Komünist Hareket olarak örgütlenen yoldaşların Komünistler, Sınıf Mücadelesi, Çevre ve İnsan, Dünyamızın Geleceği gibi konulara Marksist yaklaşımın gücüyle getirdiği teorik çerçeve gerçekten güzel ve düşündürücüdür.
“Anadolu’yu Vermeyeceğiz” adlı kısa filmi izleyenler (http://vimeo.com/19937849) somut sorunların doğru bir teorik çerçevede ele alınmasının önemini kabul edeceklerdir.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
12 Mart 2011 |
KAPİTALİZMDE “ÖTEKİ”; KOMÜNİZMDE KADIN!
Başta İşçi Kadınlar Olmak Üzere Tüm Kadınların 8 Mart Kadınlar Günü’nü Kutluyoruz!
Bu bağlamda, komünist kesimde yeni bir örgütlenme çabası olarak ortaya çıkan ve Enternasyonalist Komünist Hareket adını benimseyen yoldaşların hazırladıkları “Kapitalizmde Öteki Komünizmde Kadın” başlıklı metni, onların da bilgisiyle, tüm okuyucularımızın yararlanması için yayınlıyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
08 Mart 2011 |
BAYLIK YOLDAŞIMIZI
ÖLÜMÜNÜN BİRİNCİ YILDÖNÜMÜNDE
SEVGİYLE ANIYORUZ
2010 yılında 24 Şubat günü yitirdiğimiz Mıgırdıç Baylık’ın birinci ölüm yıldönümünde Londra’daki mezarı başında 27 Şubat günü yapılan anmada eşinin yaptığı konuşmayı aynen yayınlıyor, yoldaşımızı sevgiyle anıyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
02 Mart 2011 |
“Burjuva hak” jokeri
Yusuf Zamir, Marks’ın “burjuva hak” kavramı üzerine yazdıklarının İkinci Enternasyonal zihniyetince nasıl yanlış kavrandığını açıklıyor
Marks'ın öngörüsüne göre, komünist toplumun ilk aşamasında tüketim araçlarının dağıtımı komünal bireylerin ihtiyacına göre değil, fakat her üretici bireyin topluma verdiği emek katkısına göre yapılacaktır. Çünkü, komünal üretkenlik, henüz herkesin ihtiyacına göre dağıtımı mümkün kılacak düzeyde değildir.
Komünist toplumun ilk aşamasında üretici birey, topluma belli bir biçim altında verdiği toplumsal emeği, toplumsal fonlar için kesintiler yapıldıktan sonra, “başka bir biçim altında”, yani tüketim araçları biçiminde geri alacaktır:
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
02 Mart 2011 |
Çaycuma Eğitim Sen: Çalışma Bakanlığı Kamuoyunu Yanlış Bilgilendiriyor!
Sendikaların Torba Yasa ile ilgili olarak ileri sürdüğü gerekçeleri "gerçek dışı" ilan eden Çalışma Bakanlığı'na KESK Çaycuma Bileşenlerin broşür dağıtarak yanıt verdi. KESK Çaycuma Bileşenleri tarafından "ÇALIŞMA BAKANLIĞI KAMUOYUNU YANILTIYOR - TORBA YASA İLE İLGİLİ ÇALIŞMA BAKANLIĞI'NIN İDDİALARI TAMAMEN GERÇEK DIŞIDIR!" başlıklı broşürler Çaycuma genelinde dağıtıldı. 3 bin adet bastırılan ve Cuma gününe kadar dağıtımı devam edecek broşürlerde Çalışma Bakanlığı'nın tüm iddialarına yanıt veriliyor ve bakanlığın iddiaları tek tek yanıtlanıyor. 4 sayfalık broşürün son sayfasında ise Torba Yasa çıktığında nelerin olacağı madde madde açıklanmış.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
11 Şubat 2011 |
MISIR’DA AYAKLANMA
İşçiyi işçiden başka kimse kurtaramaz!
Geçtiğimiz ay Tunus’da emekçi gençliğin çaktığı kıvılcım Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya dalga dalga yayılıyor. 6 Nisan Hareketi adlı gençlik örgütünün “Öfkemizi Gösterme Günü” çağrısıyla 25 Ocak’ta Mısır’ın sanayi kentlerinde başlayan ve şu sıralar zirveye çıkan gösteriler devlet yönetimini hallaç pamuğu gibi atmaya devam ediyor.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
02 Şubat 2011 |
KAPİTAL’İN ÜÇÜNCÜ CİLDİNE EK
F ENGELS (1)
Sosyalizmde değer yasasının işlemediğine, değer yasasının işlediği ve kategorilerinin yürürlükte olduğu tüm toplumların ise en iyi ihtimalle sosyalizm (komünizm) öncesi toplumlar olacağına ilişkin tartışmada bir süredir okuyucularımıza önayak olmaya çalışıyoruz.
Bu tartışmalarda yardımcı olacağı düşüncesiyle Frederik Engels’in Karl Marks’ın Kapital’inin Üçüncü Cildi’ne yaptığı Ek’i sitemizde yayınlıyoruz. Metin, değer yasasının işleme sürecini zengin bir tarihsel perspektif içinde vermektedir.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
01 Şubat 2011 |
“FKP’de Reformizme Karşı” Sesler Yükseliyor!
Fransız Komünist Partisi’nin yayın organı L’Humanite gazetesinin web sitesinde yayınlanan bir habere göre, aralarında Venissieux kasabasının komünist belediye başkan yardımcısı Andre Gerin ve Seine-Saint-Denis bölgesi belediye genel meclisi üyesi Jean-Jacques Karman başta olmak üzere (ki, bu komünistler aynı zamanda FKP Ulusal Konseyi’nin üyesidirler), 14 Ulusal Konsey üyesi ve 3 FKP milletvekili olan 211 FKP’li bir ortak protesto metni hazırladılar.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
01 Şubat 2011 |
Gotha Eleştirisi'nde mübadele
Yusuf Zamir’in başlıktaki konu ile ilgili yazısını aşağıda okuyabilirsiniz.
“Üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayanan kooperatif bir toplumda üreticiler ürünlerini mübadele etmezler...
“Bireysel üreticinin topluma verdiği, kendi bireysel emek miktarıdır. Örneğin toplumsal işgünü bireysel çalışma saatlerinin toplamından oluşur. Bireysel üreticinin bireysel emek zamanı, onun toplumsal işgününe katmış olduğu bölümdür, onun toplumsal işgünündeki payıdır. Bireysel üretici, toplumdan (ortak fonlar için sarfetmiş olduğu emeğin indirimi yapıldıktan sonra) şu kadar emek miktarı katmıştır diye bir sertifika alır. Bu sertifika ile toplumsal stoklardan aynı emek miktarına mal olmuş tüketim araçları çeker. Topluma bir biçimde verdiği aynı emek miktarını, ondan başka bir biçimde geri alır.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
25 Ocak 2011 |
Gotha Eleştirisi’nin gelecek tasavvuru
Yusuf Zamir’in başlıktaki konu ile ilgili yazısını aşağıda okuyabilirsiniz.
Bu arada, hâlâ konuyu anlama güçlüğü çeken kimi komünistlere anlama kolaylığı açısından bir iki noktayı hatırlatmadan edemiyoruz:
Marks’a göre, sosyalist (komünist) toplumda mübadele yoktur. Değer yasasının varlığını öngördüğü (ya da başka bir deyişle, varlığı değer yasasının işlediğine delalet eden) özel mülkiyet, meta, mübadele değeri, ticaret, para, pazar, ücret vb. kategoriler sosyalist (komünist) toplumda yoktur!
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
03 Ocak 2011 |
12 EYLÜL CUNTACILARI NEDEN YARGILANMIYOR?
18 Aralık 2010 tarihinde Almanya’nın Köln kentinde toplanan, Türkiye/Almanya İnsan Hakları Derneği’nin (TÜDAY) örgütlediği “Türkiye'de askeri darbeler ve sonuçları” konulu konferansın sonuç bildirisini aynen yayınlıyoruz.
Bu bildirinin ışığında komünistler, mecliste mutlak çoğunluğa sahip olan AKP hükümetini başta faşist Evren olmak üzere 12 Eylül 1980 cuntacılarını ve sivil yardımcılarını yargılamaya neden hâlâ başlamadığını sorguluyorlar.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
28 Aralık 2010 |
Pakistan Komünist Partisi’nin
Zındıklık Yasası Üzerine Basın Açıklaması
Pakistanlı yoldaşların, devletin Hristiyan yurttaşlara yönelik baskıcı ve ayrımcı uygulamasına ilişkin duyurusunu aynen yayınlıyoruz. Yoldaşların “Devletin yasaları kötüye kullandığı” görüşüne katılmıyoruz. Burjuvazi yasayı belli bir uygulamayı meşrulaştırmak için çıkartıyor. Kötü niyet iktidardaki sınıfın varoluşunda gizli.
KP’den Pakistan’daki şeriat uygulamalarına ilişkin daha derin bilgiler ulaşacağını umuyoruz.
Pakistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Mevla Buks Haşkeli yoldaş, Parti adına yaptığı açıklamada, Zındıklık Yasası’nın (Blasphemy Law) kötüye kullanımı hakkındaki büyük öfkeyi dile getirdi. Bu yasa, ısrarla masum insanlara, gayri Müslimlere, Ahmediye’ye bağlı Müslümanlara, Şiilere ve solcu bilginlere, en çok da yoksul masum Hristiyanlara karşı kötü niyetle kullanılıyor.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
21 Aralık 2010 |
ADİL DAĞITIM YAYGARASI
Enternasyonal Forum sitesinde çıkan bu yazıda Yusuf Zamir, Türkiye’de Marksist hareket içinde, çoğunlukla yabancı dil bilinmemesinden ya da Marks’ın ne yazdığının fazlaca merak edilmemesinden ötürü çok fazla önem verilmeyen, bilinmeyen bazı tarihsel gerçeklerin ışığında Marks’ın “dağıtım” üzerine getirdiği görüşleri bilincimize çıkartıyor. Sosyal demokrasi ile komünist hareket arasındaki temel bir farka da bu arada işaret etmiş oluyor.
14-15 Şubat 1875 tarihinde, Almanya’nın Gotha kasabasında toplanan bir komisyon, Alman İşçileri Genel Derneği ile Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin birleşme kongresine sunulmak üzere bir program taslağı hazırladı. Taslak, görüşünü bildirsin diye Marks’a gönderildi. Marks, program taslağını eleştiren kısa notlar yazdı ve kongre öncesinde liderlere iletilmek üzere yolladı. Ancak Marks’ın eleştirileri hoşa gitmediği için hasıraltı edildi, kimi liderlere hiç ulaştırılmadı.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
20 Aralık 2010 |
Devlet mülkiyeti sosyalizm mi
Yusuf Zamir’in devlet ve sosyalizm arasında varolduğu ileri sürülen ilişkinin yanlışlığı ve Marksizm iddiasında olan siyasal akımlarda yarattığı kafa karışıklığı üzerine Enternasyonal Forum sitesinde çıkan yazısını yayınlıyoruz.
Devlet ve Devrim, “ ‘burjuva hukuku’ üretim araçlarını bireylerin özel mülkiyeti olarak tanır” der. (V. İ. Lenin, “Devlet ve Devrim”, Ağustos - Eylül 1917, Toplu Yapıtlar, İng., c. 25, s. 472.)
Yukarıdaki önerme yanıltıcıdır. Çünkü burjuva hukuku, üretim araçlarını sadece bireylerin özel mülkiyeti altında değil, fakat daha kapsamlı olarak özel mülkiyet soyutlaması altında tanır.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
20 Aralık 2010 |
Devletli sosyalizm safsatası
Yusuf Zamir’in Enternasyonal Forum adlı tartışma sitesinde çıkan yazılarından biri de Devletli sosyalizm anlayışının eleştirisine ayrılmıştır. Okuyucularımızın zevkle okuyacaklarını umuyoruz.
Marks’a göre komünist toplumun hiçbir aşamasında devlet yoktur. Devlet ve Devrim’e göre komünist toplumun ilk aşaması devletli olur. Bu ikisi yan yana savunulamaz. Hiçbir hamaset bu açık çelişkinin üstünü örtemez.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
20 Aralık 2010 |
Tam komünizme kadar proletarya diktatörlüğü mü
Yusuf Zamir’in Enternasyonal Forum’da çıkan yazısını sitemizde yayınlıyoruz
Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ni kuran kadronun ideolojik formasyonu, esas olarak, İkinci Enternasyonal şemsiyesi altında biçimlenmiştir. Lenin kuşağı, Marks’ın teorik mirasının tamamına ulaşamamış ve zihinsel gıdasını daha ziyade Kautski’nin, Plekhanov’un pozitivist yorumlarından almıştır.
İkinci Enternasyonal’in pozitivist yorumu, Marks’ın yabancılaşmış faaliyet eleştirisinin içinde ilerlediği zihinsel güzergâhı yığınsal-pratik eleştiri yoluyla gerçek dünyada fiilen açmak yerine, yani yığınsal-pratik eleştiri yoluyla yabancılaşmış faaliyetin bütünsel inkârına doğru yürümek yerine, iktidarı bir biçimde devralarak mevcut yabancılaşmayı devlet eliyle yeniden düzenleme siyasetini savunmuştur.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
20 Aralık 2010 |
Sudan’lı Komünistlerden Çağrı:
Sudan’lı kadın eylemcileri destekleyelim!
Sudan Kadınlar Birliği de aralarında olan bir dizi Sudan kadın örgütü, 14 Aralık Salı günü mevcut İslamcı rejim altında Sudan’lı kadınların gördüğü kötü muameleyi, bunun bir sonucu olarak Sudanlı bir genç kızın geçen hafta erkeklerin arasına karışarak şeriat kanununu çiğnediği gerekçesiyle sokak ortasında kırbaçlanmasını protesto eden barışçıl bir gösteri örgütlediler.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
18 Aralık 2010 |
Bir TV programı vesilesiyle
Yurtdışından uydu üzerinden yayın yapan televizyon kanallarını izlemenin sayısız yararı var.
Günlerdir, Hotbird uydusu üzerinden yayın yapan Al Baghdadia TV, Al Forat TV, Karbala Sat C gibi kanalların yayınlarından Kerbela’da tüm caddelerde türbe, cami ve meydanlarda Hüseyin’i ve öteki Kerbela şehitlerini anan, çeşitli biçimlerde yad eden insanları seyrediyorum.
En son bugün TRT’de, önce başbakanın ziyaret ettiği İstanbul’daki Caferi törenini, daha sonra da canlı yayınlanan “10 Muharrem” konserini izledim. Niyetleri sergilemesi açısından ilginçtiler.
Birkaç gün önce BBC WorldNews’da Sudan’da İslamcı devletin memurlarının “erkeklerin arasına karıştığı ve böylelikle İslami kuralları çiğnediği için” bir genç kızı kırbaçlamalarını, yara bere içinde kalan ve feryat ederek arabaların arasına kaçan sıkmabaş kıza “daha 53 kırbaç var vurulacak” sözleriyle tekrar tekrar saldırıp kırbaçlamaya devam etmelerini seyrettim. İğrençtiler.
Yazının Tamamı | Salih Can |
17 Aralık 2010 |
Komünistler uyarıyor
Alevi sorununun çözümü(?) yakınmış!..
Muharrem ayının sonuna geldiğimiz şu sıralarda devlet bakanı Faruk Çelik, “Hazreti Hüseyin’in ve diğer Kerbela şehitlerimizin saygı ve rahmetle anıldığı manevi bir günde, toplumumuzun en derin sorunlarından birini anlamak ve çözüme kavuşturmak için seferber olmuş durumdayız” sözleriyle bir yandan Alevi-Bektaşi toplumuna şeker dağıtırken, bir yandan da Alevi sorununun çözümüne “bu kadar yakın olunmamıştır” buyurmuş.
Vay canına deyip haberin gerisini okuyunca meseleyi anladık. Boyalı basının bildik yanıltması! Adam, eğitim müfredatında Alevilerin / Aleviliğin anlatılmasına ilişkin bir durumdan bahsediyor.
Faruk Çelik’in duhul olduğu devlet komitesinin Alevilikle ilgili ne cevherler yumurtlayacağını merak etmiyoruz. Bizce, bunların “zorunlu” din dersinde söyleyecekleri ile, farzu mahal Alevi itirazlarını kabul etseler, “zorunlu olmayan” din derslerinde söyleyecekleri birbirinden pek farklı olmayacak.
Yazının Tamamı | Salih Can |
15 Aralık 2010 |
Nihat Sargın’ın ölümü vesilesiyle
Allahçılık ve Hümanizm Üzerine
Önümde bir iki haber var, onları aktararak başlamak istiyorum.
BİRİNCİ ÖNEMLİ HABER: Nihat Sargın, rahmetli olduğunda - belki ailesi öyle istediği için, belki de eski TİP’li / TKP menşeviği ama esasen “gizli” müslüman olan yoldaşları “halkımızla ters düşmek istemedikleri” için caminin musalla taşına yatırılıp, “aydın”(!) bir hocanın duasına emanet edildi.
Yazının Tamamı | Salih Can |
26 Kasım 2010 |
SOSYALİZMİN KOMÜNİZMDEN FARKI
Yusuf Zamir’in Enternasyonal Forum adlı web sitesinde yayınlanan yazısını sitemizde aynen aktarıyoruz.
Marks'tan önceki dönemde, insanca yaşanacak bir toplum hayali kuran ütopikler, kendi zihinlerinde birtakım projeler geliştirmişlerdi. Fransız ütopikleri tasarladıkları topluma zamanla "sosyalizm" ya da "komünizm" demeye başladılar. Sosyalizm terimini ilk kez, Saint-Simon'un yetiştirdiği Pierre Leroux 1832'de, La Globe gazetesinde kullandı. Komünizm terimini de Etiénne Cabet 1830'ların sonlarında literatüre soktu.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
19 Kasım 2010 |
TARİH MUAMMASI
Arkadaşımız Yusuf Zamir’in Enternasyonal Forum Web sitesinde düzeltilmiş haliyle iki parça olarak yayınlanan uzun yazısını, ele alınan konunun bölünmemesi ve ikinci bölümde ele alınan konuların anlaşılmasına yardımcı olacak ön bölümlerin sonuç kısmıyla bağının kopmaması açısından, birleştirerek ve orijinal başlığıyla yayınlıyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
15 Ekim 2010 |
Ingrid COHEN (SUTHERLAND)
13 Ocak 1955 – 4 Eylül 2010
TKP'lilerin değerli ve sadık dostu sevgili Ingrid'i kısa ama şiddetli bır rahatsızlığın ardından 4 Eylül 2010 Cumartesi günü kaybettik. Faşizme, ırkçı apartheid rejimine olduğu kadar dinci gericiliğe de herzaman şiddetle karşı çıkmış olan bu güzide insanı, sadık ve kararlı tutumuyla, tanrı tanımaz hümanizmiyle hep hatırlayacağız. Yattığı yer ışık olsun.
TKP Web Sitesi |
7 Eylül 2010 |
İSRAİLLİ KOMÜNİSTLER 43. YILINDA İSRAİL İŞGALİNİ
VE GAZZE FİLOSUNA YAPILAN ÖLÜMCÜL OPERASYONU
PROTESTO ETTİLER
15 bin İsrail’li komünist ve barışsever 5 Haziran günü Tel Aviv kentinde büyük bir gösteri yürüyüşü yaptı.
Çok sayıda faşist karşı protestocu İsrailli komünist ve barışseverlerin bu gösterisine müdahele etmeye çalıştı ve yürüyüş İsrail Savunma Bakanlığı ve Tel Aviv Müzesi civarında iken yürüyüşçülerin üzerine sis bombası fırlatıldı. İsrailli aşırı sağcı güruh daha sonra yğrğyğş kolunda yerini alan, ülkenin tanınmış barış savaşçısı Uri Avineri’ye saldırarak onun taşıdığı pankartları yırtmaya çalıştı.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
10 Haziran 2010 |
TEK VE BÜYÜK BİR SENDİKA GEREKLİ!
Aşağıdaki yazı Danimarka’nın en büyük sendikalarından birinin lideri tarafından 2009 yılında kaleme alınmış bir yazının tarafımızdan yapılmış tercümesidir.
Sendikacı Christensen, bu yazısında dünya ekonomisindeki hızlı değişimin işçi hareketine yaptığı etkiyi değerlendiriyor ve işçilerin birliğinin daha da pekiştirilmesi için bir öneri getiriyor. En önemlisi, işçi hareketini mevcut verili durumla cesurca yüzleşmeye ve olumsuzlukları aşmak için köklü bir tartışma başlatmaya çağırıyor.
Christensen’in yazısında örneklediği değişim bazı yönleriyle gelişmiş Batı ülkelerine özgü sorunlara işaret ediyor, bazı açılardan da işçi hareketinin Türkiye’de yaşamakta olduğu sorunları aydınlatıyor.
İşçinin bölünmüşlüğü yalnızca Türkiye’ye özgü bir durum değil, kapitalizmin evrensel bir gerçeğidir. Türkiye’deki durumun özgünlüğü, ya da “ilginçliği”, bu bölünmüşlüğün ortadan kaldırılması yönünde sendika yönetimleri nezdinde bugün hemen hemen hiçbir girişim yapılmıyor olmasıdır. Bu suskunluk ve atalet, bizce ciddiyetle üzerine gidilmesi gereken bir sorundur.
Hem iktidarlarca hem de işverenlerce azdırılan işçinin bölünmüşlüğü konusunda biz eskiden beri hassas olduk. İşçilerin kapitalist işleyişlerce her an yeniden üretilen bölünmüşlüğüne karşı sendikal harekete uzun zamandır çeşitli önerilerde bulunduk. Sendikal anlayışımızın “sendikal birlik – sendika-içi demokrasi – militan eylem” olduğunu hep vurguladık. Çeşitli zamanlarda çeşitli somut çağrılarımız oldu.
Danimarkalı sendikacı P. E. Christensen’in bu yazısı münasebetiyle, işçi hareketinin birliği konusunu yeniden ele almak ve yayınladığımız yazıları sendikacı arkadaşlara ulaştırarak “sendikal birlik” konusunda yeni bir tartışma başlatılmasına bu vesileyle önayak olmak istiyoruz. İşçinin birliği doğrultusunda atılan her pratik adımın, komünistlerin teorik doğrusuyla işçi hareketinin pratik çizgisini daha da yakınlaştıracağını düşünüyoruz. Çünkü, Karl Marks’ın Komünist Manifesto’da da vurguladığı üzere, komünistlerin işçi hareketinin çıkarlarından başka çıkarları yoktur.
1 Mayıs’ı Taksim’de güzel bir birlik eylemine dönüştüren sendikacı arkadaşların bu konuda da sınıf sezilerine dayanarak yeni ve güzel adımlar atacağından hiçbir kuşku duymuyor ve sendikacı arkadaşları bu yazıyı değerlendirmeye çağırıyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
20 Mayıs 2010 |
İŞÇİ SINIFINA KALKAN SOPA
Yusuf Zamir
Yusuf Zamir’in “enternasyonal forum” sitesinde yayınlanan yazısını Lenin’in devrim sonrasında “sosyalizm” olarak tanımladığı düzen ile burjuva Taylorizm arasındaki ilişkiyi biraz daha açması ve Parti anlayışındaki bazı sorunları öne çıkarması açısından aynen yayınlıyoruz.
"Reel sosyalizm"in kendisini aklamak için servis ettiği resmi tarihe göre, devrimden sonra sanayi üretimini ayağa kaldırabilmek için işçilere Taylorcu disiplinin dayatılması zorunluydu, başkaca bir çözüm yolu yoktu.
Oysa, işçilere Taylorcu disiplinin dayatılması, sadece, yabancılaşmış faaliyeti olumlayan pozitif güzergâhın sınırları dahilindeki bir zorunluluktu. Yabancılaşmış faaliyeti inkâr mücadelesinin açmakta olduğu negatif güzergâh ise farklı çözüm perspektifleri sunmaktaydı. Örneğin, Bolşevik partideki sol kanat, hazırladığı "Şimdiki Durum Üstüne Tezler" başlıklı manifestoda, Taylorcu dayatmayı eleştirmiş ve farklı bir bakış açısı getirmişti.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
07 Mayıs 2010 |
1 MAYIS’TA HAYDİ TAKSİM’E!
Bu yıl, yalnızca Türk-İş, Disk ve Kesk’in değil, iktidar yanlısı bilinen Hak-İş, Memur-Sen ve T. Kamu-Sen’in de katılımıyla 1 Mayıs’ın TAKSİM’DE kutlanacağı ilan edildi. Altı emek örgütünün bu kararı o denli ağırlık taşıyor ki, emekçi düşmanı İstanbul valisi bile 1 Mayıs’ın İstanbul’da Taksim’de kutlanmasından yana olduğunu ilan etti..
Bu karar dolayısıyla tüm işçi liderlerine teşekkür ederiz. Ama bu güzel sonucun, işçi örgütleriyle devrimci örgütlerin 33 yıldır süren kararlı ve ısrarlı mücadelesinin bir ürünü olduğu da unutulmamalıdır. Her 1 Mayıs’ta Taksim’den kaçanlara ders olsun!
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
16 Nisan 2010 |
VARLIK BARIŞI YASASI SAHTEKARLIĞINA HAYIR!
A.Kızıltoprak
Varlık barışı adı ile 31/12/2009 tarihinde sonlandırılan, yurtiçinde ve yurt dışındaki gayri resmi servetlerin resmileştirilmesi için uygulanan Varlık Barışı Yasası kapitalist sistemin büyük sermayeye bir kıyağıdır. Baktığımız zaman, devlete fayda getirmemesine rağmen (ki devlete fayda sağlayıp sağlamaması komünistler için zaten önemli değildir) bu uygulama, içeriği bakımından sermaye gruplarının yapmış olduğu gayri yasal uygulamanın aklanması ve onların ileriye dönük kollanmasıdır.
Yazının Tamamı | A.Kızıltoprak |
01 Nisan 2010 |
İşçi kontrolüne karşı Taylorizm
Y.Zamir’in bu yazısı iki bölüm halinde Enternasyonal Forum’da yayınlandı. Biz her iki bölümü tek bir metinde birleştirerek yayınlıyoruz.
7 - 14 Ocak 1918 tarihli Birinci Rusya Sendikalar Kongresi’nde, yeni kurulan Rusya Metal İşçileri Sendikası sekreteri olarak, Aleksey Gastev adında enteresan bir zat da hazır bulundu. Aleksey Gastev, Taylorcu çalıştırma sistemine hayranlığıyla biliniyordu.
Gastev, kongreye, çalışma disiplinini ve üretkenliği artırmak için Taylor sisteminin uygulanmasını savunan bir karar tasarısı sundu. Kongre büyük bir çoğunlukla tasarıyı kabul etti.
Gastev'in ya da kongrede söz alan öteki liderlerin hangi sol elbise altında konuştukları başka şeydir, savundukları fikirlerin gerçek hayattaki hangi eğilimlere karşılık geldiğini araştırmak başka şeydir.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
15 Mart 2010 |
YATTIĞIN YER AYDINLIK OLSUN,BAYLIK YOLDAŞ!
Mıgırdıç Baylık, 18 Haziran 1943’de İstanbul’da doğdu. Babası sigortacı annesi ise ev hanımıydı. Mıgırdıç’ın tek kızkardeşi Ayda bugün ailenin hayatta olan son üyesidir.
Mıgırdıç’ın çocukluğu, genellikle Rum ve Ermeni nüfusun yoğun yaşadığı bir İstanbul semti olan Kurtuluş’ta geçti.
İlk ve ortaokulu Ermeni Pangaltı Lisesi’nde okuyan ve parlak bir öğrenci olması nedeniyle ortaokulu sınıf atlayarak bitiren Mıgırdıç, lise öğrenimini o zaman Robert Kolej olarak bilinen okulda tamamladı. 1962 yılında bu okulun Mezuniyet Katalogu’nda Mıgırdıç Baylık için şöyle yazıyordu:
“Matematik’te en yüksek notları kim alır? Mıgırdıç! Fizikte? Yine Mıgırdıç! Onun bilime yatkın bir zihni var. Herhangi bir matematik ya da fizik problemini fazla zorlanmadan çözebilir. Onun bilim aşkı bunu kolaylaştırıyor. Matematik ve fizik çalışmasının yanı sıra onu bir de Kütühaneci Yardımcısı olarak çalışırken, ve arkadaşlarıyla Rauf’la ve “çete”nin öteki üyeleriyle şakalaşırken görürsünüz. Sakin ve yumuşak karakteri onu arkadaşlarının arasında oldukça popüler kılmıştır. Biraz pasif oluşu onun gelecekte bilimsel bir alanda elde edeceği başarıya fazlaca engel olacak bir şey değildir.“
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
02 Mart 2010 |
İKİLİ TOPLUMSAL İKTİDAR
Yusuf Zamir’in bu yazısı Sosyalist Forum ve Enternasyonal Forum adlı internet sitelerinde de yayınlanmıştır. Dünya çapında komünist hareketlerde kendisini ısrarla öne çıkaran yanlış çizgilere, hakim “klasik” anlayışlara şiddetli bir eleştiri içeren ve bu yönüyle teorik alanda büyük öneme haiz olan bu yazıyı, komünist hareketin gerçekten ayağa kalkması inancını taşıyan izleyicilerimizin ilgiyle okuyacaklarını düşünüyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
01 Şubat 2010 |
TEKEL İŞÇİLERİNİN MÜCADELESİ SINIF MÜCADELESİDİR!
Militan Mücadeleyi Sendikal Birliği Güçlendirelim
AKP iktidarınca başlatılan özelleştirme sonucu kapatılan işyerlerinde büyük haksızlıklara, hak kaybına maruz bırakılan TEKEL işçilerinin mücadelesi, artan bir enerji ve savaşım azmi ile sürüyor. Mücadele şiddetlendikçe saflar belirginleşiyor, ortam kızışıyor.
Kimisi sabık komünist olan liberal dangalakların sınıf mücadelesinin kalktığı ya da artık belirleyici olmadığı yolundaki ‘tespitleri’nin üstünde bile durmaya gerek olmadığı gün gibi ortadadır.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
26 Ocak 2010 |
R. Yürükoğlu (4 Kasım 1945 - 11 Aralık 2001)
Partimizin Genel Sekreteri R. Yürükoğlu yoldaşı ölümünün 8. yılında saygı ve sevgi ile anıyoruz.
TKP Web Sitesi |
11 Aralık 2009 |
Lisan-ı hal ile söylenen nedir
Yusuf Zamir’in ”Sosyalist Forum” sitesinde yayınlanan 1917 Devrimi’nde işçi kontrolü meselesi ve komünist parti liderliğinin konuya yaklaşımı üzerine yazdigi ikinci yazıyı da, konunun önemine binaen aynen yayınlıyoruz. Sitemizin okurlarını, yoldaşlarımızı da bu konuda tartışmaya çağırıyoruz.
* * *
Bolşevik siyasete egemen olan devletçi zihniyet, iktidara gelmeden önce işçi kontrolü mücadelesini hep destekler göründü ama bu mücadelenin kurucu niteliğiyle hiçbir zaman uyuşmadı. Çünkü, işçi kontrolü mücadelesinin kurucu dinamiği, Bolşevik partinin İkinci Enternasyonal'den devraldığı, sosyalizmi devlet marifetiyle kurma anlayışına karşı yönde işliyordu.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
29 Kasım 2009 |
EKİM DEVRİMİ ÜZERİNE RUSYA’DAN BİR DEĞERLENDİRME
Aşağıdaki metnin bir grup Rus aydınının Ekim Devrimi’nin 90. Yıldönümü münasebetiyle yayınladıkları, bu aydınların devrim ve komünizm mücadelesini kavrayış biçim ve düzeylerini yansıtan bir değerlendirmedir. Şurası açık ki, bu aydınlar ve onların temsil ettiği zümre, onca yıl içinde yaşadıkları, sorunlarıyla cebelleştikleri toplumun tarihini, olması gerektiği derinlikte ele alamıyorlar. Ancak, teorik planda önümüzdeki dönemin en önemli görevine (Sovyet Devrimi’nin değerlendirilmesi, SB’nin ve ona bağlı blokun çöküş ve dağılışının açıklanması) bir nebze olsun ışık tutması ve tartışma açmaya yardımcı olması açısından- iki yıl önce yazılmış olmasına rağmen- bu metni yayınlıyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
10 Kasım 2009 |
1917
Yusuf Zamir’in ”Sosyalist Forum” sitesinde iki bölüm halinde yayınlanan 1917 Devrimi’nde işçi kontrolü meselesi ve komünist parti liderliğinin konuya yaklaşımı üzerine yazdigi yazıyı, Ekim Devrimi’nin 92.yıldönümü münasebetiyle konunun önemine binaen aynen yayınlıyoruz. Sitemizin okurlarını, yoldaşlarımızı da bu konuda tartışmaya çağırıyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
06 Kasım 2009 |
”Konfederasyonlar ve aynı iş kolundaki sendikalar birleşelim, örgütsüz yerlerde örgütlenelim”
Zonguldak’da yayınlanan Susma gazetesinin Türk-İş’e bağlı Tezkoop-İş Zonguldak Şube Başkanı Sedat Ölmez’le yaptığı röportajı özellikle sendikal birlik konusunda getirdiği güzel fikirleri okurlarımızla paylaşmak üzere sitemizde yayınlıyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
25 Temmuz 2009 |
"Birleşmemiz, işçilerimizi daha güçlü kılacaktır"
Zonguldak’da yayınlanan Susma gazetesinin Türk-İş’e bağlı Genel Maden-İş sendikası genel başkanı Ramis Muslu ile yaptığı röportajı içerdiği güzel tartışma konularını paylaşmak üzere sitemizde yayınlıyoruz.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
14 Temmuz 2009 |
TÜRK-İŞ GENEL BAŞKANI
“SOKAKLAR ISINIYOR, EYLEMSE EYLEM,
GREVSE GREV” DEDİ
Türk-İş’in Zonguldak’ta Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Şemsi Denizer Konferans Salonu’nda düzenlediği İş Sağlığı ve Güvenliği Semineri’nin açılışına katılan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, burada bir konuşma yaptı.
Kumlu, konuşmasında sert mesajlar verdi. Yaklaşık 300 bin işçiyi ilgilendiren kamu çalışanları toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde hükümetle yaptıkları çerçeve protokol görüşmelerinde birinci ve altıncı altı aylar için yüzde 3’er, üçüncü ve dördüncü aylar için yüzde 2.5’ar zam önerildiğini hatırlattı, “yüzde 5.24’lük enflasyon üzerinden zam teklifinde bulunuyorlar. Oysa 2008 yılı enflasyon oranı yüzde 9.5’dur ve ücretlere zam konusunda dikkate alınmalıdır. Bu rakamlarla anlaşamayız. Sokaklar ısınıyor. Eylemse eylem, grevse grev. Hazır olun” dedi. Kıdem tazminatıyla ilgili tartışmalara da değinen Kumlu, “kıdem tazminatına dokunanın eli yanar” dedi.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
25 Haziran 2009 |
“Amelebirliği köklü bir kurumdur”
Zonguldak Amelebirliği’nin 16 temsilciliği için seçimler yapıldı
2009-2012 Dönemi Ereğli Kömür Havzası Amelebirliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı, Zonguldak- Merkez, Kozlu,Üzülmez, Karadon, Gelik, Armutçuk, Amasra ve Çatalağzı (ÇATES) İşletmesi Sandık ve Şube Organlarında görev alacak işçi üyelerin seçimi Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ve ÇATES’e bağlı işyerlerinde 28 Mayıs 2009 tarihinde gerçekleştirildi.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
29 Mayıs 2009 |
Rusya Komünistleri Hakkında Bazı Yeni Bilgiler
Rusya Federasyonu Komünist Partisi (RFKP) Merkez Komitesi Örgütlenme Bölümü ile Uluslararası Bölümü’nün hazırladığı ve elimize ulaşan bazı istatistik bilgiler aynen şöyle:
Mayıs 2009 itibarıyla RFKP’nin 154 bin 75 üyesi var, yerel / bölgesel parti örgütlerinin sayısı ise 2404. Temel parti örgütlerinin sayısı 13 bin 681.
Yazının Tamamı | TKP Web Sitesi |
29 Mayıs 2009 |
DUYURU
Parti komitemiz geçtiğimiz günlerde bir grup yoldaşla gündemli toplantısını yaptı. Daha önceki toplantılarda söz verildiği üzere mali rapor toplantıya bilgi için sunuldu. Katılanlar mali raporda herhangi bir uygunsuzluk, yanlışlık bulmadıklarını belirttiler.
“Hesaplarda düzensizlik, kayıp, güven suistimali olmadığı” tespit edildi. Uzunca bir zamandır ilk kez böyle bir açıklıkla karşılaşıldığı uzun süredir toplantılardan uzak kalan bir yoldaş tarafından dile getirildi. Bir yoldaş “ilk defa ‘bundan daha çekirdeği, göbeği yok’ diyen bir hesap gördüğünü” ifade etti.
Yazının Tamamı | TKP |
17 Mayıs 2009 |
Geleceğimizi yeniden yaratmak üzerine
Salih Can
İşçi ve komünist hareketin bugünkü durumu denince teorik başıboşluk içinde örgütsel koşturmaca, başsız tavuklar gibi ortalıkta dolanma göze çarpıyor; sürekli kan kaybı, yaş ortalamasının yükselme eğiliminde oluşu ciddi bir tehdittir, vb derken, bir arkadaş iletisinde solda olup bitenlerin dedikodusunu aktarmış. Bilgilerimizi tazelemiş olduk.
Yazının Tamamı | 15 Mayıs 2009 |